Janus. Başlangıcın ve bitişin tanrısı. Yılın ilk ayına
boşuna vermemiş adını…
Janus. İki yüzlü.
Günler, yıllar, yüz yıllar evet hatta bin yıllar geçiyor,
insanoğlu da kendi döngüsünde her şey değişiyor zannederek ama aslında akış
değişmeden yaşıyor işte.
Tarihin farklı dilimlerinde, farklı vahşetleri
sıradanlaştırıyoruz.
Ortaçağ Avrupa’sında
öldürülen yeni bir reformistin, Salem’de yakılan yeni bir cadının
aslında çok da fazla bir haber değeri yok.
Antik Yunan’da ölen bir kadın kölenin, ya da İyonya’da
denizde alabora olup batan bir teknenin de…
Ya da o meşhur 21. Yüzyılda yine düşüncesi başkalarıyla uyuşmuyor diye
öldürülen başka bir reformistin, gerçek
ya da yalan kocası kıskandı diye
öldürülen kadının, Ege’de karşı yakada yeni bir yaşam umuduyla karşı
yakaya geçmeye çalışırken botu batan çocuğun ya da iş cinayetlerinde ölüp giden
adamın olmadığı gibi…
Sonra işte dizelere sarılıyor insan. Diyor ya Edip Cansever,
“ne gelir elimizden insan olmaktan başka…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder