Sayfalar

18 Temmuz 2011 Pazartesi

CÜMLELERİN İZİ


Yolda yürürken bir dükkandan hiç duymadığın bir şarkı çalar bazen. İşte öyle bir şarkı da hiç bilmediğim bir ses diyordu… belki de bu yüzden karar verdim değişmeye… Dükkanın önünde durdum bir süre şarkının devamını dinledim sonra yoluma devam ettim. Şimdi günlerin çok uykusuyla aklıma geliyor bu söz. Saçma geliyor çünkü… Biri için değişmek.

Her zaman değişir zaten insan ama bir anda değişmelere inanmıyorum. Süreçtir değiştiren bizleri. Süreç nedir onu da ayrıca düşünmek gerekiyor belki de.

Madem bir sözle başlandı yazıya, can ister haftanın ruha dokunan cümlelerini yazmak. Murathan Mungan’ın Kibrit Çöpleri’ni okudum iki üç gün önce. Hala da tam bitmedi. Bir cümle takıldı dilime. Melih Kibar’ın Çoban Yıldızı bestesi çınladı o an sanki kulaklarımda.

Bazı hikayelerin başlamamsı için bir an önce bitmeleri gerekiyordu.
Michelengelo'nun Jeremiah tablosu 

Çok sevdim bu cümleyi. Anladım. Anımsadım. O yüzden de her ne kadar doludizgin bir kırgınlığı anlatıyor da olsa cümle, gülümsedim. İçime işleyen cümlelerden birinde daha böyle gülümsemiştim. Yıllar önce, Yıldız’da balkonu biraz eğilince denizi gören bir evin balkonunda, yalın ayak gözlerinin kalemi akmış ve soğuk diet kola içen bir kız okumuştu, o zamanların gözdesi okumuştu o cümleyi. Siyah bir kitabın içinden. Johnny Panic’ten…ve nasıl da güzel yazmış, nasıl da “öylesi” gülümsetmişti Sylvia Plath…

Cockaine ülkesinde vizyonu bulanıklaşmış bir Jeremiah’yım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder