Hayat geçiyor. Benim hayatımın bazı dönemlerinde yaşam
koşturmacası yazmanın da önüne geçiyor. Yazmak istiyorum, yazmayı düşünüyorum
hatta bunun için zaman yaratıyorum ama yine de yazamıyorum. Tam da böyle bir zamanda bir kitabın içinde
okuyuverdim Peyami Safa’nın cümlelerini. Keyiflendim ve gülümsedim.
“İnsan yaşlanarak değil yaşayarak olgunlaşır. Zaman
insanları değil armutları olgunlaştırır”.
Ama bu olgunlaşmak zor azizim. Ya da beni çok zorluyor. Eğer
olgunlaşmak zorlukları o gülümsemeyle kaldırmaksa kesinlikle bu bölümden
sınıfta kaldım demektir. Zaman zaman kendi aklımın da elvermediğince öyle
sinirleniyorum ki…
Mekanlar. Sanırım benim sinirli olmamı en çok tetikleyen
unsur bu. Geçenlerde Yeşim’de öyle söyledi, kendimi ait hissedemediğim yerlerde
garip bir sinir halim oluyormuş. Başkalarının da oluyor mu yoksa bu durumda
numune miyim? Bu aralar bunu da sıkça sorar oldum.
Kendi hallerim ve halet-i ruhiyelim dışında zaman keyifli
ileriyor.
Meksika’dan yeni geldik sayılır. Beni Latin Amerika’ya bir
adım daha yaklaştırdı bu yolculuk. Eğer bir gün bir çocuğum olursa ve o gün
İstanbul’dan bıkmış olursam kesinlikle çocuğumu Latin Amerika’da yetiştirmek
istiyorum. Neden mi?
İnsanlar bütün zorluklara rağmen keyif yapmayı biliyor
azizim. Biz bu gündelik hayat koşuşturmacası içinde gerçekten unutuyoruz
yaşamanın keyifli bir şey olduğunu. Zaman zaman hatırlamak da yürürlüğe koymaya
yetmeden zamansızlıklara yakalanıyoruz zaten.
21 Aralık’ta Chichen Itza’daydık. Keyifle ve sevilen
insanlarla… Ne kıyamet ne başka bir şey benim orada etkilendiğim ayin yapmak
için gelen çoğunluğu Hippi insanların birbirine saygı duymasıydı. Çok uzun zamandır herkesin herkese samimiyetle
ve sakinlikle yaklaştığı binlerce hatta on binlerce insanı bir arada
görmemiştim. Bizler ne de olsa düğünlerde bile kavga çıkaran bir canlı türüyüz.
( Gerçi düğünlerde genelde çok bunaltıcı oluyor ya!)
Kendimi hazır hissedince Meksika’yı elbet daha bir detaylı
anlatacağım. Anlatacak çok şey birikti. Ama zamanı var belki havanın daha ılık
olduğu bir öğleden sonra bir çay eşliğinde kim bilir…
Şimdilik yazılamayan zamanları ardından yazma ve kendini
sakinleştirme aşamaları diyelim.
Ama şimdilik…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder