Kayıp Şehir’i izledim biraz önce. Bu aralar bazı bazı
izliyorum bu diziyi. İyi geliyor çünkü insanca geliyor.
Gerçi “insanca” ne demek. Onu da sormak gerek ya kendine…
Hayat akarken özellikle iş hayatı kendine istemsizce “insan
olmayı” yasaklıyorsun. Gerçi ben daha bu yasaklara uyamadım. Bağırıyorum o
yüzden kimi zaman. Kimi zaman da daha çok bağırmak istiyorum. Son an geliyor gülüveriyorum.
Anlayacağınız o “mekanik” iş kadını olma durumları tam olarak ele geçirmiş
değil bendenizi. Hatta hala espri bile yapabiliyorum arada. Gerçi bu espriler
kimi zaman Ensar beyi pek güldürmüyor ama bazen de kahkahalar attırıyor.
Ben içinde ben olmayan, kendimi katamadığım şeyleri
yapamıyorum. Bir süre denedim tamam sistemin içine adapte olmayı ama bu bana
göre değil. İnandığım işler yapmam gerek. Neyseki “piyasa oriented” durumlara
uyum sağlayamayan ruhum tekrar inandığım işler yapan Gözde olarak kısa bir
zamanda geri döndü. Üstelik kendime kendimden başka olamayacağımı bininci kez
itiraf ettikten sonra yazı bile yazdım hatta yazdığım o roman taslağını da
düzelttim. Ve evet bu gün bitirdim. Üstelik artık bir yerlere yollamaya
hazırım. Onca yıldan sonra…
Yıllardan sonra…
Yollardan sonra…
Yok çocuklar şarkı söylemiyor. Sadece hayat devam ediyor.
Hayat devam ettikçe insan bu cümlenin çok da kolay kurulabilecek bir cümle
olmadığını da daha bir anlıyor.
*
Bir yandan da İstanbul’da yeni bir ev arama telaşları. Artık
hayatımın Nişantaşı döneminin sonuna geldim anlayacağınız. Sahi bir buçuk sene
öncesine kadar ne kadar farklı değil mi hayat. Bir an anımsayıverdim de eski
zamanları mesela şimdi boşaltmak üzere olduğum o eve taşındığım zamanı. Yine,
evet yine her zamanki gibi yaşadığımdan farklı hayaller kurmuştum. Yaşadıklarım
da hayallerimden daha aksiyonlu geçti gerçi. Yani o açıdan bir sıkıntım yok.
Sadece yine farklı düşündüm, farklı hayal ettim, farklı yaşadım.
Biraz önce dizide “Ayseller ağlamaz” dedi ya kadın karakter,
hem bol bol ağladım hem bol bol güldüm. Yaşadım.
Yıllarca, yollarca…
*
Peki ben şimdi niye oturup bu satırları yazdım.
Sanırım en çok Pelin okusun diye.
Çünkü ne dönersin hayata, ne hayattan gidersin. İkisini de
bünyesinde barındıran hayatın ta kendisidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder