İnsan kendini ait hissedemediği hiçbir şeyi sahiplenemiyor.
Bazen de bir an, bir dokunuş, bir boş duvar getiriveriyor sana aradığın o
aidiyeti. Geçici biliyorsun ama olsun. Yine de bir kadeh kaldırmaya değer
uğruna.
Hiçbir zaman bir bütün “aidiyet” insanı olmadım ben. Olmaya
çalıştığım zamanlar oldu ama olamadı. Olduramadım. “ol” ile başlayan farklı
fiil tanımlamaları yapabilirim sizlere. Sonra kabullendim bölünerek yaşamayı.
Üstelik biliyor musunuz, bölünerek yaşamak aslında bütün
olmak gibi geliyor bana.
“Kader ağlarını örerken” deriz ya işte bu noktada tek bir
aidiyet üstünden gitmiyor hiçbir şey. Farklı mekanlar, farklı adamlar, farklı
kadınlar ve elbette farklı zamanlar oluşturuyor bizi. Biz ve aidiyetlerimiz
dönüşerek yürüyüp gidiyoruz hayat boyunca.
Ve ben başka, bambaşka bir şey yazacaktım. Yine üstüne
sayfalar dolusu yazılacak sorular peşimi bırakmıyor mu nedir? Dönüp dolaşıp cümlelerde
bile sorulara takılıyorum…
Göreceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder