Sayfalar

3 Mart 2013 Pazar

Aidiyet...


İnsan kendini ait hissedemediği hiçbir şeyi sahiplenemiyor. Bazen de bir an, bir dokunuş, bir boş duvar getiriveriyor sana aradığın o aidiyeti. Geçici biliyorsun ama olsun. Yine de bir kadeh kaldırmaya değer uğruna.

Hiçbir zaman bir bütün “aidiyet” insanı olmadım ben. Olmaya çalıştığım zamanlar oldu ama olamadı. Olduramadım. “ol” ile başlayan farklı fiil tanımlamaları yapabilirim sizlere. Sonra kabullendim bölünerek yaşamayı.

Üstelik biliyor musunuz, bölünerek yaşamak aslında bütün olmak gibi geliyor bana.

“Kader ağlarını örerken” deriz ya işte bu noktada tek bir aidiyet üstünden gitmiyor hiçbir şey. Farklı mekanlar, farklı adamlar, farklı kadınlar ve elbette farklı zamanlar oluşturuyor bizi. Biz ve aidiyetlerimiz dönüşerek yürüyüp gidiyoruz hayat boyunca.

Ve ben başka, bambaşka bir şey yazacaktım. Yine üstüne sayfalar dolusu yazılacak sorular peşimi bırakmıyor mu nedir? Dönüp dolaşıp cümlelerde bile sorulara takılıyorum…

Göreceğiz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder