Sayfalar

3 Şubat 2013 Pazar

Yeni yıl yolları...


Uzun zamandır bir sokak kafesinde oturup yazı yazmamıştım. Uzun zamandır pek yazı yazmamıştım da doğru bir tanımlama olabilir. Gerçi genelde bizim sokak kafeleri bol trafik sesli olduğu için mesela Paris’in o romantik atmosferini hissedemiyorum ama kendimi “evimde hissettiğim” tek yer olan İstanbul’dan başka yerde olmak da istemem doğrusu.
Ocak ayı geride kaldı. Benim için genelde yeni yıl kararları alma zamanı da şubat ayıdır zaten. Belki de şubat kısa çekiyor diye kendimi gaza getirip en azından bir süre bu kararları uygulama yolunda ufak bir hile yapıyorumdur.
Peki ne kararlar aldım. İşte asıl trajik kısım da burada başlıyor. Pek bir karar alamadım. Gerçi mesela Ensar’a sorsanız “Bu yıl daha sakin olacağım” ya da anneme sorsanız “bu yıl kendime daha bir bakacağım” veyahut mesela Yeşim’e sorsanız “bu yıl olayları elimden geldiğince melankolikleştirmemeye çalışacağım” benzeri kararlar alsam hiç fena olmazdı. Sanırım benim bu yılki kararım gezmeye devam etmek.
Bazen yerleşik düzene geçmek istiyorum ama olmuyor. Hiç olmadı şehirler arası yollara vuruyorum kendimi. Sonra kendimi yine İstanbul’uma atıp böyle karamsar falan olmaya çalışıyorum ama İstanbul ona da izin vermiyor.
*
Neyse gezmek dedik ve artık gezen ve gezdiren bir şirketin, Mustafa Amca’nın deyişiyle “ Karibucuğum”un bir parçası olduğuma ve rota planlamasında tam bir diktatör edasıyla etkin rol aldığıma göre 2013’te gideceğim belli başlı rotaları da seçmiş bulundum.
Bu yıl memleket memleket diyerek Karadeniz’i keşfedeceğim bir kere. Yani sen git dört bucak dolaş Karadeniz’i keşfetme. Rotanın sonunda ise Gürcistan beni bekler. Şarap sevmeyip şarap tadımı yapılan yerlere gitmem de benim ironilerimden biri zaten.
Afrika’yı çok özledim. Bir gidip havasını koklamam gerekiyor. Bence neden Kenya olmasın? Diyor ve kendimi en özgür hissettiğim safari günlerimi şehir karmaşası içinde anıyorum yine…
Gelelim bu yılın yıldızına. Evet, 1 Mayıs’ta Küba’da olacağım. Nazar değmesin diye bu konuya pek değinmiyorum bile…
Bir Balkanlar rotası yapıp gördüğüm yerleri görmediklerimle birleştirmek ise Haziran ayı rotamda…
Nicedir Ortadoğu aşeriyorum. Ya Ürdün ya da artık rüyalarıma giden Kudüs’e de bu yıl mutlaka gidilecek.
Şimdilik bu kadar ama eminim daha neler neler çıkacak. Anlayacağınız bu yıl yine yollarda geçecek.
*
Yalnız yol kısmı iyi güzel de şöyle bir sorunum var. Yollarda ola ola artık yerleşik olduğum zamanlar müthiş canım sıkılmaya başladı. Belki de zamanımın bir kısmını bu yıl Bursa’da geçirmek zorunda olmakla ilgili olabilir bu. Aman Bursalılar alınmayın ben de Bursa doğumlu biri olarak yazıyorum bu satırları hatta Baba tarafımın yüzde yüzü Bursa’da yaşıyor.
Ama olmuyor. Yapamıyorum. Kentin kendimce ruhuna sahip olmayan yerleri ben de sahiplenemiyorum. Bu nedenle sadece seni değil mesela Londra’yı da çok sevmiyorum ya da Amsterdam’a da içim pek ısınamadı. Sadece ruhlarımız uyuşmuyor. Ne yapayım? Sevgili Bursa, seninle ilişkimiz yeni yılda daha bir “seni uzaktan sevmek” modunda giderse çok da üzülmeyeceğim yani…
*
Bursayı çok sevmemiş, sevememiş olabilirim. Ama Bursa’da çok sevdiğim insanlar var. Bunlardan biri de Demet Argun. Kendisi hem gezginlerimizden hem de eşi Aykut’la birlikte Bursa’yı çekilir kılan arkadaşlarımızdan. Aynı zamanda da müthiş bir “mutlu an” fotografçısı. Yani sırf Demet fotoğraflarımı çeksin diye evlenebilirim. ( Tabi ki şaka yapıyorum yine de bu dipnotu düşelim de!) Bazen canım sıkılınca internet sitesine bakıveriyorum ( Bu da linki: http://www.demetargun.com/wb/index.php ) Bir de bizim Karibu’yu bir güzel anlatmış. E onun da bari reklamını yapayım. Sitesine giriyor, blog kısmını tıklıyorsunuz. İşte orada da bizim Çorum gezimizin öyküsü, yine mutlu eden fotoğraflarla birlikte yer alıyor.
Bence siz de bakın. Mutlu olun.



Herkese mutlu pazarlar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder