Sayfalar

24 Nisan 2014 Perşembe

Geldi bahar ayları...

Bir zamanlar ne çok yazardım. Defterlere, bloga… Önüme gelen her yere. Yaş ilerledikçe giderek içimde hayatı daha mı çok biriktirmeye başladım ne? Eskiden yazarken hayal kurardım, şimdi hayal kurmak istediğimde atıyorum kendimi arabaya… Yollar boyu gidiyorum.

Bursa’dayken mesela köy yollarına vuruyorum kendimi. Zeytin ağaçları arasında denize ulaşıyorum. Müzik çalıyor bir yandan. Köy kahvelerinde yaşlı amcalarla muhabbet ediyorum. Onların öykülerini dinliyorum, sonra yine vuruyorum kendimi yollara. Bilseniz ne öyküler hayal ediyorum.
İyi geliyor hayat arası böyle molalar vermek.

Hayatımın diğer yarısı İstanbul’da ise ayaklarım daha bir çalışıyor sanki. Kulaklarımda müzik sabahın kör ayazı bir bakıyorum Kanlıca’ya kadar yürümüşüm.

Bahar geliyor ya ruhum dışarılara vuruyor kendini yine…

Tabi arada bir de dünya. Bu aralar bir yerlere gidesim yok gerçi. Demek ki hafiften yerleşik düzene geçme halleri de oluyormuş insanda. Özellikle o sabah uçakları yok mu sabah uçakları! En büyük kabusum.
Nefes alamadığım bir sezon daha başlıyor. E nedense seçtiğim meslekler hep böyle, kim tatil yapsa ben çalışıyorum. Olsun 9 – 18 mesai insanı olmamak yine de güzel. Varsın bazı günler gecenin bir yarısı çıkayım işten. İnsan sevdiği işi yapınca, hem de geleceğe dair nice hayali olunca koymuyor.

Yine de her yıl olduğu gibi kendime “this year’s must see” ülkelerini çıkardım. Bu yıl Arjantin’e gidiyorum bir kere. O kafanın bir yerine yazıldı. Bir de dede Baltıklar çekiyor ilgimi. Şu Estonya, Letonya coğrafyası… Temmuz ayında hazır Ramazanken bir gitmek gerek. Bir de Afrika yapasım geldi ki sormayın… Acaba bu yıl bitmeden o çok özlediğim yaşlı kıtama bir kez daha ayak basar mıyım?
Yollar iyi geliyor bana. Bir yere varmak değil de yola çıkmak. Yeniliyorum kendimi. Ne yapayım bu da benim hayata devam etme şeklim. İlla ki gideceğim ve illa ki dönüşüm de olacak. Bir insanın hayatının en mutlu dakikalarının giderken ve dönerken olması ilginç değil mi?

Hep böyleydi. Bazı şeyler hiç değişmiyor.

THY’nin Iğdır reklamından sonra bir de Iğdır’a gitmeye karar verdim. Yalnız o ne güzel reklamdır. Bir de itiraf ediyorum, gözlerim dolu verdi. Giderek duygusal bir insan mı oluyorum ne? Gerçi bazılarının dediğine göre zaten kimi zaman haddinden fazla duygusalmışım da duvarlar örüyormuşum vs. vs. vs. En komiği de bu sözleri sevgilimin falan değil sevgili Operasyon Müdirem Zühniye Hanım’ın söylemesi… Bu aralar biraz fazla mı işkolik oldum ne?

İşte öyle. Bu aralar bir de mailinden teklifine yazıları nasıl bitireceğimi bilemiyorum ya. Neyse...

Ha ülke gündemi mi? Akıl sağlığımı biraz olsun korumak adına valla bu aralar boşverdim gitti! 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder