Karadut'un Dondurma Keyfi |
Şimdi ben bunları yazınca belki birileri beni
anlamayacaktır. Ama insanların bebeklerinin fotoğraflarını gösterdikleri gibi
ben de “kızım” diye Karadut’un fotoğrafını gösteriyorum. Hatta itiraf
etmeliyim, bazen kendimi Karadut’un bebeklik fotoğraflarına bakarken buluyorum.
Yalnız benim kız pek bir asi… Gerçi hayvanlar sahiplerine
çeker diyorlar. Öyle olunca itaatsizlikleri ve anında durgunlaşan halleri ile
bana beni de hatırlatmıyor değil. Benzer şekilde Loca – Nihan ikilisi ( Ki
Nihan Karadut’un teyzesi, Loca’da manevi kardeşi olur) bana hak verecektir en
azından.
*
Neyse bu haftam yollarda geçti. Bol bol dışarılardaydım. Bir
haftada Bursa, İstanbul, Roma ve derken Malta… Hem de Sliema’dan Valetta’ya,
Gozo’dan Mdina’ya…
Bol bol müzik dinledim, bir o kadar insanları izledim,
yıllardır merak ettiğim Cinecitta Studyoları’nı gezdim falan filan…
Falan filan diyorum ama bir anda kendimi o ünlü Cinecitta
Film Studyoları’nda hem de bir anda Antik Roma’nın ortasında bulunca pek
keyiflendim. Söylemesem olmazdı. E darısı başınıza…
Sonra İzlanda’ya gitme planlarımı bir anda Malta olarak
değiştirdim. Bir gece vakti, kendimi Roma sokaklarına vurmadan hemen önce.
Çünkü ben ne zaman karar vermek, iyileşmek ya da kendimi dinlemek istesem
kendimi bilinçli/bilinçsiz olarak sıcak deniz kıyılarına atıyorum.
Roma’dan bir saat on beş dakika, bolca düşünce dolu bir uçuşla,
bütün operasyonları bitirmiş olmanın rahatlığı ve aslında boşluğu ile
gidiverdim Malta’ya… Bir gece vakti bin sekiz yüzlerden kalmış eski bir otelin
zemin katında, camı açtığın an rüzgarın efil efil estiği odasına…
Valetta Sokakları |
Mdina'da bir Gözde |
Derken döndüm. Kürkçü dükkanına…
Ama bu kez dönerken, sanki iki yıl önce Afrika’dan İstanbul
İstanbul diye bağırarak dönen ben değilmişim gibi tekrar gitmek istedim. Bir
başka ülkeye yerleşmek…. Mesela Londra’ya ve bazı öğleler Boots’dan bir sandiviç
ya da suşi alıp parkta yemek. Ya da New York’ta elimde kahve kaybolmuş
hissetmek sonra kendimi İstanbul’a atmak istemek ama onun yerine ufak bir
apartman dairesine girmek.
Bazen İstanbul’u ondan uzakken daha mı çok seviyorum ne?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder